Madde 4

Madde Metni

Kadastro çalışma alanı, ilan ve itiraz:

Madde 4 – Kadastro bölgesindeki her köy ile belediye sınırları içinde bulunan mahallelerin her biri, kadastro çalışma alanını teşkil eder.

Kadastro müdürü, kadastrosuna başlanacak mahalleyi veya köyü en az 15 gün önce bölge merkezi ile çalışma alanı ve komşu köy, mahalle ve belediyelerde alışılmış vasıtalarla duyurur. Bu duyuruda çalışma sınırlarının tespitine hangi gün ve saatte başlanacağı belirtilir.

(Değişik üçüncü fıkra: 22/2/2005 – 5304/3 md.) Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak, bu çalışmalarda kadastro ekibine, Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ile tarım müdürlüklerince görevlendirilecek bir ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re’sen devam ettirilir.

(Değişik : 22/2/2005 – 5304/3 md.)    Ormanla ilgili yapılan itirazların incelenmesinde kadastro komisyonuna da itiraza konu tespitlerde görev almayan Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtınca görevlendirilecek bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ile tarım müdürlüklerince görevlendirilecek bir ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisi iştirak ettirilmesi zorunludur.

(Değişik: 22/2/2005 – 5304/3 md.) Çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırma ve tespitleri yapılarak otuz günlük kısmî ilâna alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır. 

(Değişik : 22/2/2005 – 5304/3 md.) Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur.

Kadastro ekibi; kadastro çalışma alanı sınırının tespitinde il ve ilçelerin belediye sınırları ile köy sınırlarını dikkate alır. Bu sınırlar mahalle, belediye, köy idari sınırları sayılmaz.

Sınır tespitlerinde; komşu mahalle veya köyün bilgi ve belgelerinden istifade edilir.

Tespit edilen sınır harita veya ölçü krokisinde gösterilir.

Kadastro teknisyenlerince tespit edilen sınıra yedi gün içerisinde kadastro müdürlüğü nezdinde itiraz edilebilir.

Kadastro müdürü, bu itirazı inceleyerek yedi gün içerisinde karara bağlar. İlgililer hazırsa tefhim, değilse derhal tebliğ edilen bu karara karşı yedi gün içerisinde kadastro mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, duruşmasız ve gerektiğinde mahallinde inceleme yapılarak, onbeş gün içinde kesin karara bağlanır. Ancak; tespit edilen bu sınıra karşı kesinleşmiş mahkeme kararı var ise aynı konuda itirazda bulunulamaz.

Kadastro çalışma alanı içinde, ilk parsel için kadastro tutanağının düzenlenmesinden sonra idari teşkilat ve taksimatta yapılan değişiklik, başlanan kadastroyu durdurmaz.

(Ek fıkra: 19/4/2018-7139/35 md.) Orman tahdidi veya kadastrosu yapılarak kesinleşmiş orman haritalarında, tapuya tescil edilip edilmediğine bakılmaksızın düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespit edilmesi halinde, orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ile ilgili kadastro müdürlüğünce görevlendirilecek kontrol mühendisi veya mühendisin iştirak ettirildiği, bu Kanunun 3 üncü maddesine göre oluşturulacak kadastro ekibince orman sınır nokta ve hatları orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle zemine aplike edilir. Tespit edilen uyumsuzluk yukarıda oluşturulan kadastro ekibince teknik mevzuatına uygun hale getirilir. Çalışma neticesinde bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt, ekip görevlileri ile orman ve kadastro mühendisleri tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemi bu Kanunun 11 inci maddesine göre yapılacak askı ilanını müteakip kesinleşir.

(Ek fıkra: 19/4/2018-7139/35 md.) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, bağlı bulunduğu Bakanlığın onayını almak kaydı ile onüçüncü fıkrada belirtilen çalışmaların teknik işlerinin bir kısmını veya tamamını, giderleri Orman Genel Müdürlüğü tarafından Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Döner Sermaye İşletmesi hesabına yatırılması kaydıyla gerçek veya tüzel kişilere ihale yolu ile de yaptırabilir. Bu ihalelerde gelecek yıllara sarî taahhütlerde bulunulabilir.

Gerekçe

Bu madde ile, kadastro çalışma alanlarının tarifi, sınırlarının belirlenmesi, ilan şekil ve süreleri ile kadastro çalışma alanı sınırına itiraz ve itirazın incelenip karara bağlanmasına dair esaslar belirlenmiştir. 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 11 inci maddesindeki “birlik” tabiri ile 2613 sayılı Kanundaki “mahalle” kavramı birleştirilmek suretiyle “çalışma alanı” belirlenmiştir.

Çalışma alanı sınırlarının en kısa sürede ve kesin olarak belirlenmesi amacıyla, uygulamada daha olumlu sonuçlar veren 766 sayılı Kanunun bu konudaki 18. inci maddesi esas alınmış ve bir hak zayiine meydan verilmemesi için de, gerekli görülen hallerde hâkimin mahallinde inceleme yapması hususu ilave edilmiştir. Ayrıca kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre belirlenen sınırlara itiraz edilemeyeceği esası getirilmekle yersiz itirazların önlenmesi amaçlanmıştır.

Kanundaki Değişiklikler ve Önceki Metinler

Değiştiren Kanunun/KHK’nin/ İptal Eden Anayasa Mahkemesi Kararının  NumarasıYürürlüğe Giriş Tarihi
53043/3/2005
713928/4/2018

Değişik üçüncü fıkra: Kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Bu yerlerin orman sınırlaması ve orman sınırları dışına çıkarma işlemleri 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca tespit ve haritasına işaretlenerek tutanakları ile birlikte kadastro ekiplerine teslim edilir. Bu yerlerin ölçü ve harita işlemleri yukarıdaki sınırlar esas alınarak kadastro ekiplerince ikmal edilir. İki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenememesi halinde kadastro çalışma alam sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu Kanun hükümlerine göre yürütülür. Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur.

Yargı Kararları

Hukuk Genel Kurul Kararları

T: 29.05.2015, E: 2013/2323, K: 2015/1458

… 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4.maddesi uyarınca orman tahdit sınırları belirlenmişse, uygulanacak usul, askı ilanı ve hak düşürücü süreler yönünden de 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Davacı yan, 3402 sayılı Kanun uyarınca 30 günlük itiraz süresi içerisinde tutanağa karşı dava açabileceğine göre, bu süre geçtikten sonra da tapuya dayalı olsun veya olmasın, aynı Kanun’un 12/3.maddesinde tanınan 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açabilecektir. …”

T: 19.02.2014, E: 2013/2-559, K: 2014/123

“… 1961 Anayasası’nda mülkiyet hakkı “Sosyal ve İktisadi Haklar ve Ödevler” başlıklı üçüncü kısımda 36.maddede düzenlenmişken, 1982 Anayasası’nda mülkiyet hakkı daha da güçlendirilerek, “Dokunulmaz, Vazgeçilemez, Devredilemez Nitelikteki Temel Haklar Ve Ödevler” başlıklı ikinci kısımda 35.madde de düzenlenmiştir. Bundan amaç, mülkiyet hakkına gerek kişilerin, gerekse Devletin azami ölçüde özen göstermesidir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nda ve diğer kanunlarda 3402 sayılı Kanun’un 4.maddesine göre yapılacak kadastro tespitlerinde zilyetliğe ve vergi kaydına dayalı olarak açılan davaların 30 günlük askı ilan süresi ile sınırlı olduğuna ve 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmasının olanaklı olmadığına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, sınırlayıcı hüküm bulunmadan kişinin Anayasal mülkiyet hakkının özüne dokunur şekilde dava açma süresinin kadastro tutanaklarının askı ilanına çıkarılmasından itibaren 30 günlük süre ile sınırlandırılması ve bir yerin orman olmadığı bilimsel olarak saptansa dahi hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına imkan vermeyecek 30 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesi ile mülkiyet hakkının elinden alınması doğru olmayacaktır. …

T: 09.10.2013, E: 2013/16-141, K: 2013/1465

“… 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4/1 maddesinde; kadastro bölgesindeki her köy ile belediye sınırları içinde bulunan mahallelerin her biri, kadastro çalışma alanını teşkil eder. Yine aynı Kanun’un 14/1.maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan ( 40 ve 100 dönüm dahil ) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemesi getirilmiştir.

Somut olayda; … 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4/1.maddesi uyarınca her mahalle bir çalışma alanı olarak kabul edildiğinden, 100 dönümlük sınır her mahalle için ayrı ayrı gözetilmelidir. Dava konusu taşınmazlardan … Mahallesinde kain … parsellerin toplam miktarının 76998,32 m2 ; yine … Mahallesinde bulunan … taşınmazların ise toplam 51649,27 m2 olup, yasada kuru topraklarda öngörülen 100 dönüm sınırı aşılmamıştır.

Açıklanan gerekçe ile Yerel Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Direnme kararı bu nedenle onanmalıdır. …”

T: 09.07.2008, E: 2008/20-486, K: 2008/487

… çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosunun 1953 yılında yapıldığı kadastro sırasında çalılık olduğundan kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyerek kadastro harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. Orman kadastrosu ise 1996-1997 yıllarında yapılmış olup, çekişmeli taşınmaz orman tahdidi dışında bırakılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Yasasının uygulanmaya başladığı tarihe kadar kadastrosu yapılacağı ilan edilen ve önceden sınırları belirlenen çalışma alanları içerisindeki ormanlar tespit dışı bırakılmışlardır. 3402 sayılı Kadastro Yasasının yürürlüğünden sonra ise anılan yasanın 4. maddesi gereğince işlem yapılmıştır. Her ne kadar orman ve yerel bilirkişi çekişmeli yerlerin orman sayılmayan yerlerden olduklarını açıklamalar ise de kadastro işlemi olan tespit dışı bırakma işlemine ve resmi belgelere uygun düşmeyen bilirkişi sözlerine ve raporlarına değer verilemez. Zaman içinde taşınmaz üzerindeki orman bitki örtüsünün kaldırılmış olması o yerin orman niteliğini kaybettiği anlamına gelmez. Toprağı ile birlikte orman olan taşınmazın zilyetlikle iktisabı da mümkün değildir. Ne var ki; 1996-1997 yıllarında yapılan orman kadastrosunda çekişmeli taşınmaz tahdit dışında bırakılmıştır. Orman kadastrosunun yapıldığı tarihe kadar taşınmazlar orman sayılır. Taşınmazların zilyetlikle iktisabı bu tarihten sonra mümkün hale gelir. Eldeki davada davanın açılma tarihi (23.5.2002) ile tahdit dışında bırakılma tarihi arasında 20 yıllık zilyetlik bulunmamaktadır. Davaya konu taşınmazın öncesi orman olup bu niteliği koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemez. …”

T: 11.04.2007, E: 2007/20-205, K: 2007/200

“… Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan orman bilirkişi raporuna göre, çekişmeli taşınmazın 1957 tarihli memleket haritasında öncesinin orman olduğu anlaşılmaktadır. 2510 sayılı Yasanın 21.maddesinde iskan yoluyla dağıtılacağı öngörülen arazi türleri arasında ormanlar bulunmamaktadır. Anayasanın 169.maddesi gereğince ormanlar hiçbir suretle daraltılamaz. Öncesi orman olan taşınmazlar hakkında oluşturulan tapunun hukuki değeri bulunmamaktadır. 3402 sayılı Yasanın 45.maddesi ile getirilen, orman sınırları dışına çıkartılmış ve çıkartılacak yerlerde zilyetliğe, eski tapu kayıtları ile iskan yoluyla oluşturulan tapu kayıtlarına değer verileceği konusundaki hükümler Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün, 1987/31-13 ve 14.03.1989 gün ve 1988/35-1989/13 sayılı kararları ile iptal edilmiştir. 3402 sayılı Yasanın 45.maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmeyen hükümleri de 03.03.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, öncesi orman olan taşınmazlar tapu ve zilyetlik yoluyla özel mülke konu olamaz. …”

Daire Kararları

8. HD T: 07.05.2012, E: 2012/629, K: 2012/3861

… 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 4/1. maddesi uyarınca, kadastro bölgesindeki her köy ile belediye sınırları içinde bulunan mahallelerin her birinin ayrı ayrı kadastro çalışma alanını teşkil ettiği gözetilerek miktar sınırlamaları bakımından her çalışma alanı açısından ayrı ayrı kuru toprakta yüz, sulu toprakta ise kırk dönüm sınırlamalarının gözönünde tutulması hesabının buna göre yapılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi, …”

14. HD T: 12.03.2012, E: 2012/2628, K: 2012/3637

“ … 6100 sayılı HMK’nun 12. maddesi gereğince taşınmaz malın aynına ilişkin davalara taşınmazın idari  sınırları  içerisinde bulunduğu  ilçe veya  il  adli  yargı  yerinde bakılması gerekir. Bu kural kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece re’sen gözetilir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesine göre belirlenmiş olan sınır iki ilçe arasındaki idari sınır sayılamaz. Dava konusu mera (yayla) hangi ilçesinin sınırları içinde kalıyorsa o ilçe veya il mahkemesi yetkilidir. …”

16. HD T: 21.10.2014, E: 2014/9916, K: 2014/11587

“ … HMK’nın 304. maddesine göre; “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.” Somut olayda, davacı talebi ve mahkemenin düzeltme kararı hükmün taraflara tebliğinden ve temyiz edilmeksizin kesinleşmesinden sonra yapılmıştır. Davacının talebi fen bilirkişi raporundaki yüzölçüm miktarlarının karara hatalı yazıldığı iddiasına dayandığına göre; bu husus HMK’nın 305. maddesindeki “Hükmün Tavzihi” değil, HMK’nın 304. maddesindeki “Hükmün Tashihi” mahiyetindedir. Mahkemece hükmün taraflara tebliğ edildiği ve kesinleştiği dikkate alındığında, HMK’nın 304. madde uyarınca tarafların davet edilip ona göre karar verilmesi gerekirken tarafların davet edilmemesi hukuka uygun değildir. …”